9 Aralık 2013 Pazartesi

Özledim.

Yalnız kaldığım saatlere hitaben..
       Yalnız kalmayı severdim eskiden seni düşünmek hoşuma giderdi çünkü ama şimdi yalnız kalmak öldürüyor insanı alışkanlık olmuş artık yanımda bir soluk olmayınca direk aklıma geliyorsun.Hayallere, rüyalara dalıyorum orda da sen. Gözlerin, konuşman aklımdan gitmiyor hiç. Düşündükçe özlüyorum, düşündükçe aklıma geliyor kokun.
                                                         ''Baharımı al, soğuktur oralar.''

4 Aralık 2013 Çarşamba

Sevgilinin kokusu

Şahsen ben aşırı kokuya duyarlı bir insanım. Fakat koku deyince aklıma gelebilecek bir ton şey varken neden bir kişi var? Dünyanın en güzel şeyi bence birinin kokusunun üstüne sinmesi. Gömleğinin yakasına siner ya kokusu burnun alışmasın diye çok koklamassın ama aklın hep o kokudadır. Kusursuz bir kokudur bence ve kesinlikle içini huzurla doldurur. Şimdi kesinlikle en son bu denli sizi etkileyen kokuyu hatırlamaya çalışıyorsunuzdur. Başuna uğraşmayın bu kokunun sahibi hala hayatınızda değilse anılarla birlikte silinmiştir. Mesafelerle birlikte başka sonbaharlara esmiştir.
     Parfüm kokun değildi beni etkileyen doğal kokundu ey sevgili..

3 Aralık 2013 Salı

Aşk nedir?

Aşk karşılık görmeden bir kişiye tutkunluktur. Bir hastalıktır bence. Kaç milyon kişinin arasından yalnızca özel tek bir  kişiyi seçmektir aşk. Ama risklidir aşk. Riskli olmasının sebebi de bir anda olmasıdır zira karar veremezsin aşık olduğun kişiye. Bunu anladığında da çok geçtir.
   Aşka inanmayan o kadar çok insan var ki. Kendilerini kandıran o kadar çok insan.. Aşk kesinlikle insansı bir gereksinimdir. Birilerine güzel sözler söylemek, tek kelimesine aptal aptal gülmek, o kadar sorun yaşarken seni yıkabilecek tek bir kişinin olması aptal bir gereksinimdir tabi. Aşık olmayı sakın sevmekle veya değer vermekle karıştırmayın. Çok daha fazla üzülürsünüz.
             Ama ben dahil herkes aşık olmayı çok severiz, her şeyi göze alıp..

Çağımızın yeni hastalığı ''sıkılmak''.

Sıkılmak, sıkılmak ve sıkılmak... Eskiden ben bu kadar sıkılmazdım şimdi ne oldu? Sorunu kendimde aramak istiyorum ama etrafıma bakınca herkesin ağzında bir ''sıkıldım'' kelimesi. Sizce bunun nedeni ne? Sizce de bunun nedeni her şeyin eskisi kadar heyecan verici olmaması mı? Bence kesinlikle bu, eskiye bakarsak sıkılmak için vaktimiz olmuyordu sürekli yeni şeyler çıkıyordu sürekli yeni insanlarla tanışıyorduk. Şimdi ise her şey aynı, herkes aynı.. Keşke her gün gözümüzü açtığımızda başka şehirlerde uyanabilsek. Ne sorumluluklarımız olurdu ne de sıkılırdık. Düşünsenize her gün başka insanlar başka yüzler. Sizce de heyecan verici bir şey değil mi? Yazarken bile düşünürken bile çok heyecanlandım şuan. Ama tabi ki de imkansız bir şey. İmkansız şeyler yüzünden de sıkılıyor olabiliriz bu da çok mantıklı. Her neyse çok uzatmak istemiyorum sonuç olarak sıkılmak için sıkılınmaz sorumluluklar yorar sıkılırsın, her şey aynıdır sıkılırsın, herkes aynıdır sıkılırsın.

28 Kasım 2013 Perşembe

Aşkını Kalbinle, Duygularını Şarkılarla Yaşa..

Size hiç olur mu bilmiyorum ama her şarkı bana birini anlatır, her şarkı bana bir mevsimi, bir dakikayı ve bir bakışı anlatır. Aşık olduğun kişi için dinlediğin şarkı ne kadar tutkuluysa o kadar aşıksındır bence, o kadar hızlı atar kalbin o şarkı çaldığında anlık gözlerini kapatırsın sanki yanındadır kokusu gelir burnuna ama gözünü açtığın zaman ya yataktasındır ya otobüs durağında yada sahilde. O şarkı çaldığında yanında olması için veremiceğin şey yoktur. Ama olmaz. 

           Evet benim Sabah Güneşim de böyleydi. Ne zaman ona tutkun olduğum şarkıyı dinlesem gözlerimi kapatırdım ve tek hayalim yanımda olması olurdu...

''SABAH GÜNEŞİ'' Hikayesi

O gün geldiğinde hiçbirşey olmamış gibi yine evden çıkıcaksın. Hava hafif soğuk olucak yüzüne vuran sabah güneşi senin içini ısıtıcak, ama tenine çarpan o değersiz rüzgar sana yalnızlığını hatırlatıcak anlıcaksın ama yine hiç birşey olmamış gibi devam ediceksin, yalnız kalkamak için hiç bir uğraşın olmayacak.

                 Ben ogün o kadar umarsızca çıktım ki evden ne rüzgarmış nede güneşmiş hiçbirşeye takılmadım. İçimde anlamadığım bir telaş vardı. Anlamadığım bir mutluluk vardı sanki içimde sonra işte gidiceğim yere varmıştım. Orda o kadar insan varken benim ilgimi çeken sadece iki göz vardı.Mimiklerine takılmıştım.Ve işte bana içimi ısıtan sabah güneşini unutturan kişi... Rüzgarı yalnızlığımı unutturan insan... İsmini çoktan ''Sabah Güneşi'' koymuştum bile. Sanırım aşıkta olmuştum sana...